T.C.

YARGITAY

8. HUKUK DAİRESİ

E. 2014/2704

K. 2015/9785

T. 30.04.2015

* REHİN SÖZLEŞMESİ (İşçinin Tüketici Kredisi Sözleşmesine Ek Düzenlenen - İcra Dosyasına Yatırılan İşçinin Kıdem Tazminatından Rehin Hakkına Dayalı İstihkak İstemi/İş Hukuku Çerçevesinde Dar Yorumlanamayacağı TTK. TBK. İİK. Hükümleri de Gözetilerek Davacı Bankanın Rehin Sözleşmesinin Davalıya Ödenen Kıdem Tazminatını da Kapsadığının Kabulüne Karar Verilmesi Gerektiği)

* İCRA DOSYASINA İŞÇİNİN KIDEM TAZMİNATININ YATIRILMASI (Rehin Hakkına Dayalı İstihkak İstemi - Takip Borçlusu İle Davacı Bankanın Yaptığı Sözleşmeye Göre Kredi Sözleşmesinin Teminatı Olmak Üzere “Borçlunun İşvereninden Doğmuş Doğacak Tüm Ücretlerinin Tamamı Süresiz Olarak Rehnedildiği”/Mahkemece İstemin Reddinin İsabetsizliği)

* REHİN HAKKINA DAYALI İSTİHKAK İSTEMİ (İcra Dosyasına İşçinin Kıdem Tazminatının Yatırılması - Takip Borçlusu İle Davacı Bankanın Yaptığı Sözleşmeye Göre “Borçlunun İşvereninden Doğmuş Doğacak Tüm Ücretlerinin Tamamı Süresiz Olarak Rehnedildiği”/Rehin Hakkı Kredi Sözleşmesinin İmzalandığı Tarihte Doğduğu - İstemin Kabulü Gerektiği)

* İŞÇİNİN İŞVERENDEN DOĞACAK ALACAKLARININ REHNEDİLDİĞİ (Rehin Hakkına Dayalı İstihkak İstemi - İcra Dosyasına İşçinin Kıdem Tazminatı Yatırıldığı/Alacaklı Bankanın Borçluya Karşı İleri Sürebildiği Rehin Hakkını Borçlunun Alacaklısına Karşı da İstihkak İddiası İle İleri Sürebileceği - Davanın Reddinin Bozma Nedeni Olduğu)

4721/m.881

ÖZET : Dava; icra dosyasına yatırılan kıdem tazminatının rehin kapsamında kaldığından bahisle istihkak iddiasına ilişkindir. Takip borçlusu ile davacı bankanın imzaladığı tüketici kredi sözleşmesinin eki niteliğindeki “tüketici kredisi sözleşmesine ek rehin maddesi” başlıklı belgede, borçlunun işvereninden doğmuş/doğacak maaş, ücret ve ikramiye alacaklarının 1/4'ü ile diğer tüm ücretlerin tamamının süresiz olarak rehnedildiği, Banka’nın herhangi bir ihbara gerek kalmadan takas ve hapis hakkının bulunduğu kabul edilmiştir. Öyleyse davacının dayandığı rehin ve hapis hakkının anılan kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihte doğduğunun kabulü gerekir. Öte yandan alacaklı bankanın borçluya karşı ileri sürebildiği rehin hakkını, borçlunun alacaklısına karşı da istihkak iddiası ile ileri sürebileceği kabul edilmelidir. Davacı bankanın, dayanak rehin sözleşmesinin davalıya ödenen kıdem tazminatını da kapsadığının kabulü ile neticede, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalı M. ile banka arasında 12/11/2012 tarihli tüketici kredi sözleşmesi imzalanmış olduğunu, bu sözleşmeye ek rehin sözleşmesi gereğince, M.'in maaş ücret ve ikramiyelerinin 1/4'ü ile diğer tüm ücretlerinin tamamının müvekkil banka lehine rehnedildiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince, müvekkil bankanın herhangi bir ihtarda bulunmadan belirtilen rehinli alacaklar karşısında takas hakkını kullanmakla yetkili kılındığını, M.in müvekkili banka ile sözleşme imzaladığı tarihte, İ.A.'a senet imzalayarak borçlandığını, taraflar arasındaki borç ilişkisinin muvaazalı olduğunu, müvekkili bankaya ödeme yapmamak için düzenlendiğini, kredi borcuna istinaden ödeme yapılmaması üzerine, borcun ödenmesi için ihtarname gönderildiğini, ihtarnamenin tebliğinin hemen ardından İ.tarafından M. hakkında Mersin 2. İcra Müdürlüğü'nün 2013/1657 sayılı dosyası ile aynı ay içerisinde icra takibi başlatıldığını, icra dosyasına ödeme yapıldığını, düzenlenen senet miktarı da gözönüne alındığında, taraflar arasında yapılan işlemin ticari bir niteliği olmadığı ve hayatın olağan akışı ile bağdaşmadığını, bu nedenle müvekkili banka ile borçlu arasında düzenlenen ve resmi şekil şartlarına ve yasaya uygun düzenlenen temliknamenin geçerliliği dikkate alınarak icra dosyasına yapılan ödemenin taraflarına verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı alacaklı İ. vekili, 26/02/2013 tarihinde takip talebinde bulunulduğunu, takibin kesinleşmesi ile 14/03/2013 tarihinde borçlunun maaş ve tazminatı için müzekkere yazıldığını, 11/04/2013 tarihinde P... Cam San. Tic. A.Ş. tarafından borçlunun maaşından kesinti yapılarak icra dosyasına gönderildiğinin bildirildiğini, 30/04/2013 tarihinde borçlunun kıdem tazminatının icra dosyasına yatırıldığını, 30/04/2013 tarihinde 3. kişi davacı banka tarafından kıdem tazminatı üzerinde rehin hakkı bulunduğundan bahisle icra dairesine itirazda bulunulduğunu, alacaklı tarafından rehin hakkı iddiasının kabul edilmediğinin, süresi içerisinde dosyaya bildirildiğini, 30/04/2013 tarihinde İcra Müdürü tarafından takibin taliki ya da devamı hususunda karar verilmek üzere dosyanın icra hakimine verildiğini, 09/05/2013 tarihinde hakimlikçe takibin devamına karar verildiğini, davada mülkiyet iddiasının ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, davada tartışılacak hususun rehin hakkının bulunup bulunmadığından ibaret olduğunu, dava da hacze muttali olunduktan 35 gün sonra açıldığını, İİK'nun 96/3 maddesi uyarınca süresi içerisinde İcra Müdürlüğü'ne mülkiyet (temlik) iddiasında bulunulmadığını, 3. şahsın temlik (mülkiyet) iddiasına yönelik iddianın reddi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; süresi içerisinde İcra Müdürlüğü'ne mülkiyet (temlik) iddiasında bulunulmadığı gibi, borçlunun işçi alacağından doğan bedelin istihkak kapsamında değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine ve dosyaya giren nakit para olduğu gözetilerek İcra Müdürlüğü'ne sıra cetveli hazırlaması hususunda talimat verilmesine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili ve davalı İ. vekili temyiz etmiştir.

1-)Davacının temyiz itirazlarının incelenmesi yönünden;

Kıdem tazminatı rehin kapsamındadır. Rehin hakkına dayanılarak istihkak iddiasında bulunulabilir. Takip borçlusu ile davacı üçüncü kişi bankanın imzaladığı 12.11.2012 tarihli tüketici kredi sözleşmesinin eki niteliğindeki “tüketici kredisi sözleşmesine ek rehin maddesi” başlıklı belgede, borçlunun işvereninden doğmuş/doğacak maaş, ücret ve ikramiye alacaklarının 1/4'ü ile diğer tüm ücretlerin tamamının süresiz olarak rehnedildiği, Banka’nın herhangi bir ihbara gerek kalmadan takas ve hapis hakkının bulunduğu kabul edilmiştir. Öyleyse davacının dayandığı rehin ve hapis hakkının anılan kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihte doğduğunun kabulü gerekir. Öte yandan alacaklı bankanın borçluya karşı ileri sürebildiği rehin hakkını, borçlunun alacaklısına karşı da istihkak iddiası ile ileri sürebileceği kabul edilmelidir. Yargıtay’ın uygulaması da bu yöndedir. (H.G.K. 21.9.2011 tarih 2011/17-513-549 sayılı kararı)

Gerçekten de TMK’nun 881. maddesinde: “Halen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla beraber doğması kesin veya olası bulunan herhangi bir alacak, ipotekle güvence altına alınabilir…” düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre; anılan düzenleme alacak rehnine kıyasen uygulandığında, ileride doğacak alacakların da rehnedilebileceği sonucuna varılabilir. Öte yandan;

Rehin sözleşmesi iş hukuku çerçevesinde işçi ve işveren arasında çalışma koşullarının belirlenmesi anlamında düzenlenmiş bir sözleşme olmayıp, alacaklı bankanın borçluya verdiği kredinin geri dönüşünü temin etmek amacıyla akdedilmiş bir sözleşmedir. Bu nedenle, söz konusu sözleşmenin İş Hukuku çerçevesinde dar yorumlanmaması, TTK, TBK, İİK hükümleri de gözönünde bulundurularak davacı bankanın, dayanak rehin sözleşmesinin davalıya ödenen kıdem tazminatını da kapsadığının kabulü ile neticede, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

Davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;

2-)Davacının sıra cetveli düzenlenmesi konusunda talebi bulunmamasına rağmen talep aşılarak sıra cetveli düzenlenmesi için İcra Müdürlüğü'ne talimat verilmesine dair karar da doğru görülmemiş, bu yöne isabet eden davalı itirazlarının kabulüne karar verilmiştir.

3-)Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenle davalı alacaklı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24,30 TL peşin harcın talep halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 30.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.