ÖZET : Taksirle Yaralama suçunda; meydana gelen iş kazasında sanık ve katılanın kusurlarının ne derecede ve hangi oranda olduğu hakkında bir açıklama içermeyen yetersiz bilirkişi raporlarına dayanarak hüküm kurulması hukuka aykırıdır.
DAVA : Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Sanığın 09.11.2006 tarihli oturumda "bizden çok yüksek miktarda para talebinde bulundular bu yüzden uzlaşamayız", katılanın 15.06.2006 tarihli oturumda "zararlarımı karşılasalar bile kendileri ile uzlaşmak istemiyorum" şeklindeki beyanları ve mahkemenin gerekçeli kararının 4. sayfasındaki "sanık tarafından, üzerine atılı suçun işlenmesiyle katılanın uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmediği anlaşılmakla, sanığa verilen hükümün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmemiştir" ifadesi karşısında tebliğnamedeki hükümden önce 5560 Sayılı Kanunun 23. maddesiyle değişik 5271 Sayılı C.M.K.nın 231. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılmadığından bahisle bozma öneren görüşe iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
1-) Meydana gelen iş kazasında sanık ve katılanın kusurlarının ne derecede ve hangi oranda olduğu hakkında bir açıklama içermeyen yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-) 5237 Sayılı T.C.K.nın 7/2, 5252 Sayılı Kanunun 9/3. maddeleri uyarınca suçun işlendiği zamandaki kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunun ilgili tüm hükümlerinin somut olaya ayrı ayrı uygulanması ve her iki kanuna göre hükmedilecek sonuç cezalar belirlendikten sonra sanığın lehine olan kanunun tespiti ile lehe kanunun bir bütün halinde uygulanması ve bu durumun hükümün gerekçesine yansıtılması suretiyle hüküm tesisi gerektiğinin gözetilmemesi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olup, hükümün bu sebeplerden dolayı 5320 Sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı C.M.U.K.un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 11.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.