T.C.

DANIŞTAY

14. DAİRE

E. 2014/8970

K. 2015/6477

T. 15.9.2015

• ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRME (İçme ve Kullanma Suyu Rezervuarının Maksimum Seviyesinden İtibaren 300 Metrelik Şeridin Mutlak Koruma Alanı Olduğu - Uzun Mesafeli Koruma Alanında Dahi Kurulması Mümkün Olmayan Katı Atık Bertaraf Tesisi İçin Verilen Çevresel Etki Değerlendirme Olumlu Kararında Hukuka Uygunluk Bulunmadığı)

• KATI ATIK BERTARAF TESİSİ (İçme Suyu Mutlak Koruma Alanı İçinde Kurulamayacağı - İçme Suyu Havzasının Mutlak Koruma Alanının Üç Yüz Metre Olduğu İki Yüz Metre Mesafede Kurulan Katı Atık Bertaraf Tesisine Olumlu Çevresel Etki Değerlendirme Raporu Verilmesinin Hukuka Uyarlı Olmadığı)

• İÇME SUYU HAVZASINDA MUTLAK KORUMA ALANI (İçme ve Kullanma Suyu Rezervuarının Maksimum Seviyesinden İtibaren 300 Metrelik Şerit - İçme Suyu Havzasında Katı Atık Bertaraf Tesisi Hakkında Olumlu Çevresel Etki Değerlendirme Raporu Verilmesinin Hukuka Uyarlı Olmadığı)

2872/m.2

Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği/m.17

ÖZET : Koruma alanlarına kıyasla daha esnek koruma tedbirlerine yer verilen uzun mesafeli koruma alanında dahi kurulması mümkün olmayan davaya konu katı atık bertaraf tesisi için verilen Çevresel Etki Değerlendirmesi olumlu kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

İstemin Özeti : Danıştay Ondördüncü Dairesinin 17/06/2014 günlü, E:2012/8192, K:2014/6827 Sayılı kararının, dilekçede belirtilen sebeplerle düzeltilmesi istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Kararın düzeltilmesi isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi : Kararın düzeltilmesi isteminin kabulüyle Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Ondördüncü Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendine göre kararın düzeltilmesi istemi yerinde görüldüğünden Danıştay Ondördüncü Dairesinin 17/06/2014 günlü, E:2012/8192, K:2014/6827 Sayılı kararı kaldırılarak, işin esası yeniden incelendi.

KARAR : Dava; Düzce İli, Merkez, Esençam Köyü mevkiinde yapılmak istenen Düzce İli Belediyeleri Katı Atık Bertaraf Tesisi ile ilgili olarak Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından verilen 28.02.2011 tarihli çevresel etki değerlendirme (ÇED) olumlu kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince; dava dosyasındaki mevcut bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden; proje sahasındaki bitki ve hayvanlardan oluşan canlılara ve ekolojik yapıya ve insan sağlığına zarar vermeyecek şekilde yeterli ve doğru hesaplamalara dayalı teknik önlemleri içerdiği sonucuna varılan ÇED raporunun kabulüne dair davaya konu ÇED Olumlu Kararında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; bu karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

2872 Sayılı Çevre Kanunu'nun 2. maddesinde; çevresel etki değerlendirmesi, gerçekleştirilmesi plânlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmalar olarak tanımlanmış, 10. maddesinde; "Gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler. Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez.

Çevresel Etki Değerlendirmesine tâbi projeler ve Stratejik Çevresel Değerlendirmeye tâbi plân ve programlar ve konuya dair usûl ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmeliklerle belirlenir." hükmüne yer verilmiştir.

17.07.2008 tarihli ve 26939 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve davaya konu işlem tarihinde yürürlükte bulunan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin 4. maddesinde; çevresel etki değerlendirmesi olumlu kararı; Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hakkında Kapsam Belirleme ve İnceleme Değerlendirme Komisyonunca yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğunun saptanması üzerine gerçekleşmesinde sakınca görülmediğini belirten Bakanlık kararı olarak tanımlanmış, 6. maddesinde; "(1) Bu Yönetmelik kapsamındaki bir projeyi gerçekleştirmeyi planlayan gerçek ve tüzel kişiler; Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi projeler için; Çevresel Etki Değerlendirmesi Başvuru Dosyası, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu, Seçme Eleme Kriterlerine tabi projeler için proje tanıtım dosyası hazırlamak, ilgili makamlara sunmak ve projelerini verilen karara göre gerçekleştirmekle yükümlüdürler.

(2) Kamu kurum ve kuruluşları, bu Yönetmelik hükümlerinin yerine getirilmesi sürecinde proje sahiplerinin isteyeceği konuya dair her türlü bilgi, doküman ve görüşü vermekle yükümlüdürler.

(3) Bu Yönetmeliğe tabi projeler için "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararı veya "Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir" kararı alınmadıkça bu projelere hiç bir teşvik, onay, izin, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez, proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez." düzenlemesine yer verilmiştir.

Öte yandan; 31.12.2004 tarihli ve 25687 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 17. maddesinin 1. fıkrasında; ''Mutlak koruma alanı, içme ve kullanma suyu rezervuarının maksimum su seviyesinden itibaren 300 metre genişliğindeki şerittir. Söz konusu alanın sınırının su toplama havzası sınırını aşması hâlinde, mutlak koruma alanı havza sınırında son bulur. Bu alanda aşağıda belirtilen koruma tedbirleri alınır'', aynı fıkranın (b) bendinde ise; ''İçme ve kullanma suyu projesine ve mevcut yapıların kanalizasyon sistemlerine ait mecburi teknik tesisler hariç olmak üzere, bu alanda hiçbir yapı yapılamaz. Bu alanda kalan mevcut yapılar dondurulmuştur.'' hükmüne, 20. maddesinin 1. fıkrasında; '' İçme ve kullanma suyu rezervuarının yukarda tanımlanan koruma alanlarının dışında kalan su toplama havzasının tümü uzun mesafeli koruma alanıdır.

Bu alanda aşağıda belirtilen tedbirler alınır.'' , aynı fıkranın (a) bendinde ise; ''Bu alanın, orta mesafeli koruma alanı sınırından itibaren yatay olarak 3 kilometre genişliğindeki kısmında tamamen kuru tipte çalışan, tehlikeli atık üretmeyen ve endüstriyel atıksu oluşturmayan sanayi kuruluşlarına izin verilebilir. Bu tesislerden kaynaklanacak katı atık ve hava emisyonunun rezervuarın kalitesini etkilemeyecek ölçüde ve şekilde uygun bertarafının sağlanması gerekir. Çöp depolama alanlarına ve bertaraf tesislerine izin verilmez. Turizm ve iskana 19'uncu maddede belirlendiği şekilde izin verilir.'' hükmüne yer verilmiştir.

İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü İçme Suyu Havzaları Koruma ve Kontrol Yönetmeliğinin 4. maddesinde; ''Mutlak Koruma Alanı: İçme ve kullanma suyu temin edilen ve edilecek olan suni ve tabii göller etrafında en yüksek su seviyesinde su ile karanın meydana getirdiği çizgiden itibaren yatay 300 m. genişliğindeki kara alanıdır. Bahis konusu alanın havza sınırını aşması halinde mutlak koruma alanı havza sınırında son bulur. Kısa Mesafeli Koruma Alanı: Mutlak koruma alanı üst sınırından itibaren yatay 700 m. genişliğindeki kara alanıdır. Bahis konusu alan sınırının su toplama havzası sınırını aşması halinde kısa mesafeli koruma alanı havza sınırında son bulur. Orta Mesafeli Koruma Alanı: Kısa mesafeli koruma alanı üst sınırından itibaren yatay 1000 m. genişliğindeki kara alanıdır. Bahis konusu alan sınırının su toplama havzası sınırını aşması halinde orta mesafeli koruma alanı havza sınırında son bulur. Uzun Mesafeli Koruma Alanı: Orta mesafeli koruma alanının üst sınırından başlamak üzere su toplama havzasının nihayetine kadar uzanan bütün kara alanıdır.'' , 7. maddesinin (a) bendinde '' Mutlak koruma alanlarında arıtma tesisleri hariç hangi maksatla olursa olsun hiçbir şekilde yapı yapılamaz, iskana açılamaz, turizm alanı kurulamaz.'' 8. maddesinin (a) bendinde; ''Kısa mesafeli koruma alanlarında katı ve sıvı atık dökülemez ve depolanamaz.'' 9. maddesinin (f) bendinde; ''Orta mesafeli koruma alanlarında alanlarda çöp toplama ve imha merkezleri, her türlü kimyevi madde, yakıt depoları, akaryakıt istasyonları ve mezarlıklar kurulamaz.'' 10. maddesinin (g) bendinde ise; ''Uzun mesafeli koruma alanlarında bölgenin ihtiyacını karşılayacak ölçüde mezarlıklar hariç çöp toplama ve imha merkezleri, her türlü kimyevi madde ve yakıt depoları kurulamaz.'' hükümlerine yer verilmiştir.

Öte yandan söz konusu Yönetmeliğin ekinde İstanbul'a Su Temin Edilen İçmesuyu Havzaları ve Dereleri gösteren Melen Havzası ve Hasanlar Havzası içerisinde Melen Çayına da yer verildiği anlaşılmaktadır.

Dosyanın incelenmesinden; Düzce İli, Merkez, Esençam Köyü mevkiinde yapılmak istenen Düzce İli Belediyeleri Katı Atık Bertaraf Tesisi ile ilgili olarak Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından verilen 28.02.2011 tarihli çevresel etki değerlendirme (ÇED) olumlu kararının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı; İdare Mahkemesince uyuşmazlığın çözümü amacıyla yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonrası düzenlenen raporda özetle; Projenin kurulacağı alanın kuzeyde Melen Çayı'na 200 m mesafede, Hasanlar Barajı'na yakınlığının 1 km mesafede, Hasanlar Köyü Hacinler Mahallesi ve Hasanlar Köyü'ne yaklaşık 350 m mesafede ve diğer köylere 800 m mesafede olduğu, proje alanının yakın çevresinde genellikle yayvan yapraklı ağaç türlerinin hakim olduğu, ancak katı atık bertaraf alanı olarak kullanılacak kısımdaki orman örtüsünün taş ocağı işletmesi sebebiyle çoğunlukla yok edildiği, doğal orman örtüsünü etkileyecek derecede ağaç kesiminin söz konusu olmayacağı, katı atık bertaraf tesisi sahasında endemik bir türün bulunmadığı, dolayısıyla ÇED raporunda da bunlarla ilgili özel bir önlemin önerilmediği, bu aşamada saha içerisinde bulunan fauna bileşenleri çeşitli kaynaklardan çıkarılabilecek sesler yardımıyla oluşturulacak gürültü ile faaliyet alanından uzaklaştırılabileceği, sonuç olarak; inşaat, aşamasında çevreye etki edebilecek toz, gürültü, evsel atıksular ve işletme aşamasında çevreye etki edebilecek koku, emisyon, sızıntı suyu, evsel atıksuların nihai ÇED raporunda taahhüt edildiği şekilde bertaraf edildiği takdirde projenin orman ve orman altı bitki örtüsüne, tarım alanlarına, bölgede yaşayan insanlara ve hayvanlara zarar vermeyeceğinin düşünüldüğü, Nihai ÇED raporunda projenin çevresel etkileri doğru bir şekilde hesaplandığı, risklerin ortaya konulduğu ve gerçekçi bir şekilde çözüm önerilerinin sunulduğu, proje Sahası daha önce taş ocağı olarak işletilmiş ve faaliyeti tamamlandığından sahada yoğun bir ağaç kesiminin söz konusu olmadığı, katı atık bertaraf tesisi alanında nesli tehlikede olan bir tür, ya da uluslar arası sözleşmelerle koruma altına alınmış bir türün bulunmadığı, dolayısıyla canlıların inşaat aşamasındaki faaliyetten etkilenmesinin söz konusu olmayacağı, davaya konu ÇED raporunun bu beklentileri karşıladığı yönünde görüş belirtildiği anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlıkta; Melen Çayı'na çok yakın bir mesafe olan 200 metre mesafede bulunan davaya konu proje alanının, Melen çayının en yüksek su seviyesinde su ile karanın meydana getirdiği çizgiden itibaren ne kadarlık mesafede kaldığı hususu dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılamamakla birlikte, İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğünün 03.09.2009 tarihli ve 579942 Sayılı yazısında, proje alanının uzun mesafeli koruma alanında kaldığının belirtildiği görülmüştür.

Bu durumda; diğer koruma alanlarına kıyasla daha esnek koruma tedbirlerine yer verilen uzun mesafeli koruma alanında dahi kurulması mümkün olmayan davaya konu katı atık bertaraf tesisi için verilen Çevresel Etki Değerlendirmesi olumlu kararında hukuka uygunluk, İdare Mahkemesince aksi yönde verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.

Öte yandan; davaya konu alanda kurulması planlanan katı atık bertaraf tesisi ile ilgili İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından olumlu görüş verilmiş olması veya söz konusu bertaraf tesisinin alınacak önlemlerle çevreye zarar vermesinin engellenebileceği gibi hususların da, mevzuat hükümlerine aykırılığı ortadan kaldırmayacağı açıktır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Sakarya 2. İdare Mahkemesi'nin 23/05/2012 günlü, E:2011/643, K:2012/510 Sayılı kararının bozulmasına, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 15.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

danx