ÖZET : Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine göre bir işletme projesinin yapılması ve bunun kat maliklerine tebliği gerekli ise de, böyle bir işlem yapılmadığı takdirde kat maliki yada kiracısı, ortak giderlere katılma yükümlülüğünden kurtulmaz. Bunun yaptırımı, Kat Mülkiyeti Kanununun 37. maddesinin son fıkrası hükmünden yararlanma olanağının kaybıdır. Bu durumda yönetici, İcra İflas Kanununun 68. maddesine göre değil, 67. maddesine göre açacağı dava ile alacağını genel hükümler dairesinde ispat ile yükümlüdür.
DAVA : Dava dilekçesinde itirazın iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Dava, Kat Mülkiyeti Kanununun 20. maddesinde sözü edilen avans ve ortak giderlerin tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın kaldırılmasına ilişkin olup, anılan Yasanın 22. maddesine dayanılarak kiracı hakkında açılmıştır.
Kat Mülkiyeti Kanununun 20. maddesi hükmüne göre tüm kat malikleri ortak giderlere katılmak zorunda olup, bu ortak giderlerden ödemekle yükümlü oldukları miktarları ödemeyenler hakkında yönetici ve kat maliklerinden her biri icra takibinde bulunabilir ve dava açabilir.
Dava, Nisan 1994 ayına ait avans ve giderlerin ödenmeyen bölümüne ilişkindir. İddiaya göre davalı Nisan ayı aidatının bir bölümünü ödemiş, diğer bölümünü ödemekten kaçınmıştır. İcra takibiyle davacı, davalıya ödemesi gereken miktarı ödeme emri ile bildirmiştir. Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine göre bir işletme projesinin yapılması ve bunun kat maliklerine tebliği gerekli ise de, böyle bir işlem yapılmadığı takdirde kat maliki yada kiracısı, ortak giderlere katılma yükümlülüğünden kurtulmaz. Bunun yaptırımı, Kat Mülkiyeti Kanununun 37. maddesinin son fıkrası hükmünden yararlanma olanağının kaybıdır. Bu durumda yönetici, İcra İflas Kanununun 68. maddesine göre değil, bu davada olduğu gibi anılan Kanunun 67. maddesine göre açacağı dava ile alacağını genel hükümler dairesinde ispat ile yükümlü olacaktır.
Bu nedenle davalının ödemekle yükümlü bir aidat ve avans borcunun bulunup bulunmadığı konusunda dava dilekçesinde ileri sürülen deliller toplandıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken, halen geçerliliğini muhafaza eden olağanüstü kat malikleri kurulu kararı iptal de edilmediği halde usulüne uygun toplantı yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.6.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.