ÖZET : Ecrimisile hükmedilebilmesi için, taşınmaz üzerinde bina vs. bulunması şart olmayıp, taşınmazın kullanma biçiminin de önemi yoktur. O kadar ki, haksız olarak kullanılan taşınmazın ekonomik tahsis amacı itibariyle gelir getirmeye örgütlenmemiş olması dahi sonuca etkili değildir.
DAVA : Dava dilekçesinde 8.040 TL ecrimisilin, faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili dilekçesinde; davacılara ait Kartal - Yukarı mah. 5635 Ada, 149 Parsel sayılı taşınmaza, davalı idare tarafından Bağdat Caddesinde yol genişletme ve kaldırım çalışması yapılırken, davacılara ait taşınmazın bir bölümüne "yol ve kaldırım yapılarak fiilen işgal edildiğini belirterek 2002-2006 yılları için toplam 8.040 TL ecrimisili tahsilini istemiştir.
Davalı vekili cevabında; Belediyenin kendisine yasayla tanınan görevi yaptığını ayrıca el atılsa dahi gelir getiren bir amaçla kullanılmadığı ve kamusal amaca terkedilmesi dolayısıyla ve kamulaştırmasız el atma sebebiyle tazminat istemiyle dava açıldığında ecrimisil istenemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkeme; bilirkişilerce kira esası üzerinden ecrimisil hesaplanmış ise de; taşınmazın ne şekilde kiralanacağı konusunda alınan ek raporda bu yerin zemin kattaki dükkanların giriş kapıları olduğundan başka kişilere kiralanamayacağı bildirildiğinden ve aynı yere dair kamulaştırmasız el atma bedeline hükmedildiği, davacının bu yerde ne şekilde istifade edeceğinin ispat edilemediği gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir.
T.M.K.995 inci maddeye göre ve 8.3.1950 gün ve 22/4 Sayılı YİBK. Kabul edildiği gibi; başkasının taşınmazını haksız olarak kullanmış olan kötüniyetli kimse, o taşınmazı haksız olarak elinde tutmuş olmasından doğan zararları ve elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği semereleri tazminle yükümlüdür. Zira, işgal zararı; gelir getirebilecek bir yerin haksız işgali sebebiyle malikin o yerden olağan biçimde yararlanmaması yüzünden mal varlığındaki artışa engel olmaktır. Bu engel olmanın sağladığı mal varlığına girmeyen çoğalma en az kira en çoğu da tam gelir yoksunluğu olarak değişebilir. Tazminatın amacı, el atma olmasaydı malikin mal varlığı ne durumda olacak idiyse o durumun sağlanmasıdır.
Ecrimisile hükmedilebilmesi için, taşınmaz üzerinde bina vs. Bulunması şart olmayıp, taşınmazın kullanma biçiminin de önemi yoktur. O kadar ki, haksız olarak kullanılan taşınmazın ekonomik tahsis amacı itibariyle gelir getirmeye örgütlenmemiş olması dahi sonuca etkili görülmemiştir.
Dosyada mevcut 3.7.2007. tarihli Fen Bilirkişi raporuna göre, taşınmazın 169.70 metrekarelik kısmına Büyükşehir Belediyesince fiilen asfalt yol ve tretuar yapılmak suretiyle el atıldığı belirlenmiş olup, davalının taşınmaza el attığı tarihten, kamulaştırmasız el atma sebebiyle tazminat davası tarihi arasındaki döneme dair ecrimisil talebinin değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ve yanılgılı değerlendirmeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün H.U.M.K.nun 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, 27.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.