T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E.2011/9627

K.2012/13414

T. 24.09.2012

* ISLAHA KARŞI ZAMANAŞIMI DEFİNDE BULUNULAMAYACAĞI (Davacının Islah Dilekçesinde İleri Sürdüğü İstemin Yeni Bir Dava Niteliğinde Olmadığı/Dava Dilekçesindeki İstek Sonucunun Artırılması Olduğu - Sadece Dava Dilekçesine Karşı Zamanaşımı İtirazı İleri Sürülebileceği)

* ÖLÜMLÜ TRAFİK KAZASI NEDENİNE DAYALI TAZMİNAT İSTEMİ (Islaha Karşı Zamanaşımı Definde Bulunulamayacağı - Islah ile Artırılan Bölümün Zamanaşımı Nedeniyle Reddedilemeyeceği)

* TAZMİNAT İSTEMİ (Ölümlü Trafik Kazası Nedenine Dayalı Maddi Manevi - Islaha Karşı Zamanaşımı Definde Bulunulamayacağından Islah İle Artılan Bölümün Zamanaşımı Nedeniyle Reddedilmiş Olmasının Hukuka Aykırı Olduğu)

* ZAMANAŞIMI İTİRAZI (Sadece Dava Dilekçesine Karşı İleri Sürülebilecek Olan Zamanaşımı İtirazının Islaha Karşı İleri Sürülemeyeceği)

* ISLAH İLE ARTIRILAN BÖLÜM (Yeni Bir Dava Niteliğinde Olmadığı/Sadece Dava Dilekçesindeki İstek Sonucunun Artırılması Olduğu - Islaha Karşı Zamanaşımı Definde Bulunulamayacağından Islah İle Artılan Bölümün Zamanaşımı Nedeniyle Reddedilmiş Olmasının Hukuka Aykırı Olduğu)

* ISLAHLA İLERİ SÜRÜLEN İSTEM (Dava Dilekçesinde Yapılan Değişiklik Olduğu - Sadece Dava Dilekçesine Karşı İleri Sürülebilecek Olan Zamanaşımı İitrazının Islaha Karşı İleri Sürülemeyeceğinin Gözetileceği) 6100/m.177

ÖZET: Dava, ölümlü trafik kazası nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacının ıslah dilekçesinde ileri sürdüğü istem, yeni bir dava niteliğinde olmayıp dava dilekçesindeki istek sonucunun artırılması biçimindedir. Bu nedenle sadece dava dilekçesine karşı ileri sürülebilecek olan zamanaşımı itirazı ıslaha karşı ileri sürülemez. Zira ıslah, yeni bir dava olmayıp sadece dava dilekçesinde yapılan bir değişikliktir. Islah ile artırılan bölümün zamanaşımı nedeniyle reddedilmiş olması hukuka aykırıdır.

DAVA: Davacı A.Ş. ve diğerleri vekili Avukat tarafından, davalı L...A.Ş ve diğerleri aleyhine 08/04/2004 gününde verilen dilekçe ile ölümlü trafik kazası nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 14/04/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı L...A.Ş vekili ve davacılar vekili taraflarından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı L... A.Ş ile davacılar E.M.Ş., Y.Ş., N.Ş. ve Nu.Ş'nin tüm, davacı A.Ş'nin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2-Davacı A.Ş'nin diğer temyiz itirazlarına gelince;

Dava, ölümlü trafik kazası nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak trafik kazası sonucu desteğin ölümü nedeniyle maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir. Yargılamanın devamı sırasında düzenlenen tazminat bilirkişi raporunda destek zararının istemden daha fazla olduğunun belirlenmesi üzerine davacı, 18.06.2010 günlü ıslah dilekçesini vererek dava dilekçesindeki talep sonucunu artırmış ve bilirkişi raporunda belirlenen zarar miktarına göre bakiye zararını istemiştir. Davacının ıslah dilekçesinde ileri sürdüğü istem, yeni bir dava niteliğinde olmayıp dava dilekçesindeki istek sonucunun artırılması biçimindedir. Bu nedenle sadece dava dilekçesine karşı ileri sürülebilecek olan zamanaşımı itirazı ıslaha karşı ileri sürülemez. Islah, 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 176. ve devamı maddelerinde düzenleme altına alınmıştır. Anılan kanunun 177/1 maddesinde de ıslahın, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği açıkça düzenlenmiştir. Şu durumda, ıslaha karşı zamanaşımı definde bulunulamaz. Zira ıslah, yeni bir dava olmayıp sadece dava dilekçesinde yapılan bir değişikliktir. Açıklanan yasal düzenleme karşısında; yerel mahkemece, ıslah ile artırılan bölümün zamanaşımı nedeniyle reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2) sayılı bentlerde gösterilen nedenle davacı A.Ş. yararına BOZULMASINA, A.Ş'nin diğer, davalı ile diğer davacıların tüm temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle reddine ve temyiz eden davacılardan A.Ş.'den peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 24.09.2012 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Dava, ölümlü trafik kazası nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar taraflarca temyiz edilmiştir. Dairemiz bozma kararının 2.bendinde yapılan bozma sonuç itibariyle doğru olmakla birlikte gerekçesine katılmıyorum. Şölye ki; Islah, iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının istisnalarından olup, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işlemini tamamen veya kısmen düzeltmesi olarak tanımlanmaktadır. Islah ile taraflar dava sebebini, dava konusunu veya talep sonucunu değiştirebilirler. Usulüne uygun olarak açılmış bir davanın bulunması şartı ile davanın tamamen veya kısmen ıslahı mümkündür. Dava sebebinin veya dava konusunun değiştirilmesi tamamen ıslah halleridir. (Baki Kuru 4. Cilt s. 3990). Davanın kısmen ıslahında ise, dava dilekçesinden sonraki bir usul işleminin ıslahı söz konusudur. Gerek doktrinde gerekse Yargıtay uygulamalarında kabul edildiği üzere müddeabihi (dava değerini) arttırma halinde kısmi ıslah söz konusu olup kısmi ıslahta, tamamen ıslahın aksine ıslah tarihine kadar yapılan bütün usul işlemleri yapılmamış sayılmaz. Kısmi ıslah yapıldığı tarihten ileriye dönük olarak hüküm ifade eder. Zamanaşımı ise borcu ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, doğmuş ve var olan bir hakkın istenebilirliğini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu nedenle zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. BK. 133 madde zamanaşımını kesen sebepler sayılmış olup bunlardan biri de dava açılmasıdır. Davanın tamamen ıslahında dava baştan beri (dava dilekçesinden itibaren) ıslah edildiği için ıslah edilen kısım içinde davanın açıldığı tarihte zamanaşımı kesilmiş olur. Kısmi davada ise zamanaşımı yalnızca dava edilen kısım kesilir. Henüz açılmayan (saklı tutulan) ve daha sonra ıslahla arttırılan bölüm için zamanaşımı işlemeye devam eder. Nitekim 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK. 107. maddesinde düzenleme altına alınan belirsiz alacak davası ve tesbit davasında davacının iddianın genişletilmesi yasağı olmadan ve karşı tarafın rızasına ve ıslaha da gerek kalmaksızın talep sonucunun arttırılabileceği kabul edilmiş, maddenin gerekçesinde de bu dava ile ilk dava tarihinde zamanaşımının kesileceği belirtilmiştir. Aynı Yasanın 109. maddesindeki kısmi davada ise zamanaşımının kesileceği yolunda bir açıklama yoktur.

6100 sayılı Kanunun hazırlanması sırasında görev alan Prof. Hakan Pekcanıtez, Prof. Oğuz Atalay ve Prof. Muhammet Özekes tarafından yayınlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine göre Medeni Usul Hukuku Kitabının 321. sayfasında “Belirsiz alacak davası açılabilmesinin mümkün olduğu hallerde kısmi dava açmak davacı açısından üç nedenle daha elverişli olmayacaktır. Birincisi kısmi dava açan davacının alacağının geri kalan kısmı için zamanaşımı süresi kesilmemiş olacaktır. Buna karşılık belirsiz alacak davasında zamanaşımı, dava sonunda alacağın tümü için dava tarihinde kesilmiş sayılacaktır. İkinci olarak kısmi dava açan davacı dava sırasında alacağın geri kalan kısmını talep etmek isterse, bunu ancak ıslah ya da karşı tarafın açık rızası ile yapabilecektir...” şeklindeki açıklamaları ile gerek Dairemizin, gerekse HGK'nun önceki içtihatları gibi yeni HMK.da da kısmi dava açılması halinde sadece dava edilen bölüm için zamanaşımının kesileceği yolundaki istikrarlı uygulamanın devam ettirildiği anlaşılmaktadır. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davaya konu trafik kazası 01/09/2002 tarihinde meydana gelmiş, olayda 2 kişinin öldüğü ve birden fazla kişinin yaralandığı anlaşıldığına göre ceza zamanaşımı süresi TCK 102/4 maddesi gözetildiğinde 10 yıldır. Şu durumda ıslah dilekçesinin verildiği 18/06/2010 tarihli itibariyle 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından, davacı A.Ş’nin ıslah edilen destek tazminatı isteminin zamanaşımı nedeniyle reddi yerinde olmamıştır. Mahkemece kararın yukarıda açıklanan gerekçe ile bozulması gerektiği düşüncesinde olduğumdan dairemiz çoğunluğunun 2.bendde yazılı bozma gerekçesine katılmıyorum. 24/09/2012